Bir kardelen yalnızlığı yaşıyorum bu aralar. Nasıl mı oluyor bu kardelen yalnızlığı? Bir rivayete
göre birbirini çok seven iki çiçek varmış. Bu çiçekler kışın karın altında birbirlerini özleyip bahar geldiğinde hasret giderirmiş fakat baharda tüm
çiçekler birlikte açtığı için sevgilerini yeterince yaşayamazlarmış.
Çiçeklerden biri diğerine bir sonraki baharda açmamayı soğukta tüm çiçekler kar
altındayken açmayı teklif etmiş. Diğer çiçek de bu teklifi memnuniyetle kabul
etmiş. Gel zaman git zaman kış gelmiş ve sevgilisine kavuşma hayalleri ile
yerinde duramayan çiçek, kışın ortasında karların her yeri kalın bir örtü gibi
kapladığı bir gün toprağı delerek yeryüzüne çıkmış. Bembeyaz karların içinde
sevgilisini kolayca bulacağını düşünmüş fakat ne kadar bakınırsa bakınsın karın
üstünde kendinden başka çiçek bulamamış. Umudunu yitirmeden bekleyen çiçek bir
süre sonra üzüntüsünden boynunu eğmiş ve şiddetli soğuk altında sevgilisini
öylece beklemeye devam etmiş. O günden bu yana da her kış karların
altından çıkarak bir türlü gelmeyen sevgilisini beklemiş. Aşkı için her kış
dondurucu soğuğa rağmen karların üstünde açan, doğaya meydan okuyan bu çiçeğe
kardelen ve ona söz verdiği halde bir türlü gelmeyen sevgilisine de hercai adı
verilmiş. Bu klasik hikayeyi herkes bilir herhalde. Bir kardelenin yaşadığını
yaşayıp bir hercai ile uğraşmak ne demek iyi bilirim. Bir kardelen ne hisseder
siz de bunu bilin isterim. Önce kızar gözünü kulağını kapatır hercainin
kimliğine sanki onu tanımıyormuşcasına davranır. Davranır davranmasına da sonra
derin bir pişmanlık takip eder bu durumu, kırıldığını ama boş yere de kırdığını fark
eder. Tüm kırıkların üstüne bir de bu pişmanlık zor gelir işte sonrası da bolca gözyaşı. Bunları neden anlatıyorum biliyor musunuz? Çünkü anlatmadığım, bendeki hercaiye
ulaşmadığım her an tükeniyorum. Normal bir günde tartışılmaz hatta belki konuşulmaya
bile değmez yaşanılanlar ama kızdım hem de çok kızdım. Niyetim kötü değildi en çok da kendini bu denli yoksaymasına kızdım ama bana yakışmadı. Çünkü hercainin karın üstüne
çıkamamasının kendini gösterememesinin bir sebebi vardı ben de bunu yok saydım
ya da öyle göründü bilemiyorum. Deva olmak isterken konunun muhatabı bile
olamamak dokundu belki de. Korkma diyemedim, moral
veremedim, yanında olamadım hoş uzaktaki bir insana ne kadar yanındayım deseniz
de tesiri olmaz. Gönülleriniz bir olsa da dünya gözüyle görmek, hissetmek ister
ama bazen şartlar böyle gerektirir en yakınken en uzak oluverirsiniz.
Dönüp bakıyorum da yazdıklarıma haksızlık ediyormuşum gibi geliyor. Bakmayın böyle anlattığıma kendi kötüyken bile başkalarını düşünen yüreği geniş biridir. Benim yanlış tavrıma rağmen "Kızmış olarak gitme benden cancağızım." diyebilen biri. Ben olsam diyemezdim ben ne derdindeyim o ne derdinde diye düşünürdüm. Hataları var, hatalarım var ama bundan daha önemli efsunlu bir şeyler var. Büyük ihtimalle anlatamam ya da ben anlatsam da siz anlamazsınız hatta o bile anlamaz. Çünkü bunu yaşayan bir ben varım ve yaşadığın şey ne olursa olsun tek başına yaşamak zordur. Kimseye kızamazsın, kimseye küsemezsin çünkü hakkın yoktur böyle bir şeye sonra kendine kızar belki de hayata küsersin.
Biliyorum yine konuyu çok dağıttım hatta kafanızı karıştırdım ama zaten benim kafam da yeterince karışık değil mi? Söylemek istediğim şey şu: "Hatalıyım ve farkındayım ama bunu düzeltecek zamanım yok." Ben inanıyorum ki bu zamanlar da geçecek ve biz yine bize kalan olacağız. Dualarım, kalbim, aklım tüm benliğim onunla ve o olmadan ben hayatıma kaldığım yerden devam edemem. Henüz o kadar güçlü değilim olacağımı da sanmıyorum. Niyetim size ya da bir başkasına bir şeyleri kanıtlamak değil ama sesimi duyması gereken biri var, duymasını umuyorum.
Son olarak bu kadar hercai demişken dinlemeden olmaz diyerek günün şarkısını "Çelik-Hercai" ilan ediyorum. Sevgiyle kalın, aşkta vefasız yani hercai olmayın.