22 Nisan 2015 Çarşamba

Mutlu Sonlara İnat Mutlu Anlara!

     Merhaba güzel ülkemin güzel insanları, merhaba değerli okuyucularım ve merhaba bu yazımı da diğerlerini olduğu gibi benim zorumla okuyan arkadaşlarım. Yoğun bir vize dönemini geride bıraktık. Tabi aranızda sadece üç tane vizemin olduğunu bilenler burada yüzünü ekşitip “sen de yoğun geçirdiysen ooo” demiş olabilir ama sizin de bileceğiniz üzere vizelerin varlığı bile büyük bir psikolojik savaş. Hadi bunu atlattık bunun bir de ödeviydi sunumuydu hepsi sırada bekler ama şimdi bunlardan bahsedip de moralinizi bozmak istemem o yüzden büyük bir hızla bu konuyu kapatıyorum. Konuyu kapatmak kolay da sorun yeni bir konu açmakta “o da senin işi” dediğinizi duyar gibiyim, haklısınız. Gelelim bugünün konusuna, en azından planladığım konuya. Mutlu sonlar hakkında düşünmenizi istiyorum hani şu hepimizin hayali olan mutlu sonlar hakkında. Ben hep hikayemin -burada hikayemin yerine hayatımın da koyabilirsiniz- mutlu bir sonla bitmesini isteyenlerden oldum ve burada karşıma iki yol çıkıyor. Birincisi güzel süren ve güzel biten ikincisiyse ne kadar acılarla dolu olsa da güzel biten bir hikaye. Bir seçim şansım olsa tabi ki de ilkini seçerdim ama bir seçim şansım yok, gerçek dünyada da bunun pek mümkünatı yok. Sanırım bu sebeple ikincisi üzerine yoğunlaştım ve “bir şekilde yaşanacak en azından güzel bitsin” dedim çünkü bana göre güzel sürmesini istemeye bile hakkım yoktu buna layık değildim ve mutlu bir son dilemeye başladım hem de bunun için herhangi bir çaba harcamadan. Sonra karşıma biri çıktı ve neden mutlu da bir son istediğimi sordu çünkü her son bir şekilde acıydı ve ben haklılığıyla karşı karşıya kaldım. Son elbet gelecek ve ben bunu düşünmekten yaşadığım andan kopmuşum, buradan sonu düşünmeden hareket etme manası kesinlikle çıkmamalı çıkarılması gereken tek şey “anı yaşamak ve onu elimizden geldiği kadar güzelleştirmek”. Anı yaşamak şükretmektir. Bu güzel cümleyi bir kenara yazın kendisi gibi güzel bir kişiye ait ve vakit buldukça bunu düşünün. Şimdi de şükredin mesela sevdiğiniz biri için, yaşadığınız an için ya da sadece şükredebildiğiniz için. Nefeslerimizin sayılı olduğu şu dünyada ne dünde ne de yarında yaşamak anlamsız farkındayım bu çok klasik bir şey herkesten duyabilirsiniz ya da her kişisel gelişim kitabından okuyabilirsiniz ama ben bunu ölümle yakın bir münasebete girmiş biri olarak söylüyorum. Bir kulağınızdan girdiyse diğerinden çıkabilir, uğurlar olsun. Değerli vaktinizi bana ayırdığınız için teşekkür ederim, sevgiyle kalın. Not: Karşıma çıkıp hayatımı güzelleştiren ve bana bu konuyu düşündüren kişiye selam olsun, bu yazı ona ithaf edilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder