Kurbağa prens masalını hepimiz biliriz hani şu bir öpücükle
prense dönüşen kurbağanın masalını. Masalın sonunda mutlu yaşayan prens ve
prensesin dışında masalın önemli bir kahramanı daha vardır. Tabi ki kral ya da
kraliçeden değil cadıdan bahsediyorum. Masalda prens prensese onu kötü kalpli
bir cadının kurbağaya dönüştürdüğünü söyler. Peki ya neden dönüştürmüştür? Bu
sorunun tek bir cevabı var o da cadının bencil aşkı. Aslında her aşk biraz
bencil değil midir? Neyse konumuz bu değil.
Siz cadının yerinde olsaydınız sevdiğiniz yakışıklı prensin
sizin aşkınızı umursamadan güzel mi güzel bir prensesle birlikte olmasını ister
miydiniz? Burada güzele vurgu yapmak istiyorum çünkü prensesin güzelliği ne
kadar dillere destansa cadının da çirkinliği o kadar dillere destandır. Tabi
bir de kötü kalpliliği. Ama cadıyı cadı yapan da bu aşk hatta belki de prens
değil midir? Kendinizi cadının yerine koyun, aşkına karşılık bulamayan
aynalardan bile kaçan bir kadın. Cadı dünyanın en iyi kalpli insanı da olsa
istisnaları dışarıda bırakarak söylüyorum ki prensler önce güzelliğe bakar. Gelelim
cadının prense yaptığı büyüye yani onu bir kurbağaya dönüştürmesine. Cadının
prense yaptığının kabul edilebilir bir tarafı yok gibi görünüyor ama bir de
şöyle düşünmenizi istiyorum; cadı prense daima kurbağa kalacağı bir büyü yapmıyor
ona katlanabilen bir prenses bulduğunda bir öpücüğün büyüyü çözeceğini
söylüyor. Aslına bakarsanız cadı prense iyilik bile yapıyor. Yakışıklı bir
prense tüm prensesler bakar ama prensimizin daima mutlu yaşadığı prenses önce
onu tanıyor, bir kurbağa olmasına rağmen onunla vakit geçirip sonra prens
olduğunu öğreniyor yani prenses prensi bir prens olduğu için değil o olduğu
için seviyor ve böylelikle prens gerçek aşkı buluyor. Ama cadı sonsuza kadar
yalnız, mutsuz ve cadı olarak kalıyor. Hem de sevdiği adamı güzel bir prensese
kaptırmış bir şekilde. Bir cadı daima cadıdır ama kurbağa prens elbet
prensesini bulup mutlu olur o yüzden cadının yaptığı büyü sadece bencil aşkının
bir sonucudur ve niyet kesinlikle prense zarar vermek değildir. Kim bilir belki
de aşkına karşılık bulsaydı cadı ve prens olarak mutlu olabilirlerdi.
Aslında mevzu ne biliyor musunuz? Mevzu, hiçbir zaman bir
prenses olamayacağını bilmek. Kendi hikayenizi düşünün, hanginiz prensestiniz? Tabi
ki öyle hissettiğiniz zamanlar olmuştur ama şimdi bir de sonucuna bakın. Sonucunu
ben söyleyeyim kendi hikayenizin cadısı oldunuz hatta bazılarınız intikam alıp
prensleri birer kurbağaya çevirdiniz. Daha önce de dediğim gibi cadı daima
cadıdır ne prensle olur ne de kurbağayla. Ama unutmayın her cadının içinde bir
prenses ve her prensesin içinde de bir cadı vardır. Umarım tüm cadılar bir gün
şu istisna olan içlerindeki prensesleri görecek prenslerden birileriyle
karşılaşırlar ve onların da mutlu bir hikayesi olur. Siz prensler,
prenseslerinizi sevin ve onların birer cadıya dönüşmesine engel olun çünkü
unutmayın ki her prensesin içinde bir yerlerde gizli tuttuğu bir cadı vardır. Son
olarak siz prenslerini bulmuş güzel prensesler size söyleyecek hiçbir şeyim
yok, mutlu hikayenizi devam ettirmek de bitirmek de sizin elinizde. Hikayenin
hangi kahramanı olursanız olun sevgiyle kalın, sevgiye ulaşma umudunuzu asla
bırakmayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder