1 Temmuz 2015 Çarşamba

Kurbağa Prens

Kurbağa prens masalını hepimiz biliriz hani şu bir öpücükle prense dönüşen kurbağanın masalını. Masalın sonunda mutlu yaşayan prens ve prensesin dışında masalın önemli bir kahramanı daha vardır. Tabi ki kral ya da kraliçeden değil cadıdan bahsediyorum. Masalda prens prensese onu kötü kalpli bir cadının kurbağaya dönüştürdüğünü söyler. Peki ya neden dönüştürmüştür? Bu sorunun tek bir cevabı var o da cadının bencil aşkı. Aslında her aşk biraz bencil değil midir? Neyse konumuz bu değil.
Siz cadının yerinde olsaydınız sevdiğiniz yakışıklı prensin sizin aşkınızı umursamadan güzel mi güzel bir prensesle birlikte olmasını ister miydiniz? Burada güzele vurgu yapmak istiyorum çünkü prensesin güzelliği ne kadar dillere destansa cadının da çirkinliği o kadar dillere destandır. Tabi bir de kötü kalpliliği. Ama cadıyı cadı yapan da bu aşk hatta belki de prens değil midir? Kendinizi cadının yerine koyun, aşkına karşılık bulamayan aynalardan bile kaçan bir kadın. Cadı dünyanın en iyi kalpli insanı da olsa istisnaları dışarıda bırakarak söylüyorum ki prensler önce güzelliğe bakar. Gelelim cadının prense yaptığı büyüye yani onu bir kurbağaya dönüştürmesine. Cadının prense yaptığının kabul edilebilir bir tarafı yok gibi görünüyor ama bir de şöyle düşünmenizi istiyorum; cadı prense daima kurbağa kalacağı bir büyü yapmıyor ona katlanabilen bir prenses bulduğunda bir öpücüğün büyüyü çözeceğini söylüyor. Aslına bakarsanız cadı prense iyilik bile yapıyor. Yakışıklı bir prense tüm prensesler bakar ama prensimizin daima mutlu yaşadığı prenses önce onu tanıyor, bir kurbağa olmasına rağmen onunla vakit geçirip sonra prens olduğunu öğreniyor yani prenses prensi bir prens olduğu için değil o olduğu için seviyor ve böylelikle prens gerçek aşkı buluyor. Ama cadı sonsuza kadar yalnız, mutsuz ve cadı olarak kalıyor. Hem de sevdiği adamı güzel bir prensese kaptırmış bir şekilde. Bir cadı daima cadıdır ama kurbağa prens elbet prensesini bulup mutlu olur o yüzden cadının yaptığı büyü sadece bencil aşkının bir sonucudur ve niyet kesinlikle prense zarar vermek değildir. Kim bilir belki de aşkına karşılık bulsaydı cadı ve prens olarak mutlu olabilirlerdi.
Aslında mevzu ne biliyor musunuz? Mevzu, hiçbir zaman bir prenses olamayacağını bilmek. Kendi hikayenizi düşünün, hanginiz prensestiniz? Tabi ki öyle hissettiğiniz zamanlar olmuştur ama şimdi bir de sonucuna bakın. Sonucunu ben söyleyeyim kendi hikayenizin cadısı oldunuz hatta bazılarınız intikam alıp prensleri birer kurbağaya çevirdiniz. Daha önce de dediğim gibi cadı daima cadıdır ne prensle olur ne de kurbağayla. Ama unutmayın her cadının içinde bir prenses ve her prensesin içinde de bir cadı vardır. Umarım tüm cadılar bir gün şu istisna olan içlerindeki prensesleri görecek prenslerden birileriyle karşılaşırlar ve onların da mutlu bir hikayesi olur. Siz prensler, prenseslerinizi sevin ve onların birer cadıya dönüşmesine engel olun çünkü unutmayın ki her prensesin içinde bir yerlerde gizli tuttuğu bir cadı vardır. Son olarak siz prenslerini bulmuş güzel prensesler size söyleyecek hiçbir şeyim yok, mutlu hikayenizi devam ettirmek de bitirmek de sizin elinizde. Hikayenin hangi kahramanı olursanız olun sevgiyle kalın, sevgiye ulaşma umudunuzu asla bırakmayın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder